
Uluslararası Finans Enstitüsü'nün (IIF) düzenli olarak yayımladığı ve küresel ekonominin nabzını tutan "Küresel Borç Monitörü" raporunun son sayısı, dünya genelindeki borçluluk düzeyine ilişkin çarpıcı veriler ortaya koydu. Rapora göre, 2025 yılının ilk çeyreği itibarıyla küresel toplam borç miktarı 324,3 trilyon dolara yükselerek tarihi bir rekora imza attı. Sadece bu üç aylık dönemde yaşanan borç artışı, 7,5 trilyon doları aşarak dikkat çekici bir boyuta ulaştı. Bu rakam, 2022 sonundan bu yana gözlemlenen çeyrek başına ortalama 1,7 trilyon dolarlık artışın dört katından daha fazla bir artışa işaret ediyor.
Küresel Borcun GSYH'ye Oranı Ne Durumda?
Ekoturk.com'dan alınan bilgiler doğrultusunda, Raporda dikkat çeken bir diğer nokta ise küresel borcun toplam gayri safi yurt içi hasılaya (GSYH) oranındaki değişim oldu. Bu oran, üst üste dördüncü çeyrekte de düşüş göstererek %325 seviyesine geriledi. Ancak, borcun GSYH'ye oranındaki bu düşüşe rağmen, toplam borç miktarındaki mutlak artışın büyüklüğü, küresel ekonominin borç yükü altında ezilmeye devam ettiğini gösteriyor. Özellikle son çeyrekteki sert borç artışı, geleceğe yönelik endişeleri de beraberinde getiriyor.

Hangi Ülkeler Borç Artışında Öne Çıkıyor, Hangilerinde Düşüş Var?
2025'in ilk çeyreğindeki küresel borç artışının arkasındaki başlıca aktörler Çin, Fransa ve Almanya oldu. Özellikle Çin'in borcu sadece bu dönemde 2 trilyon dolardan fazla artış gösterdi. Ülkede kamu borcunun GSYH'ye oranı, 2019 yılında %60 seviyelerindeyken, bugün itibarıyla %93'ün üzerine tırmanmış durumda.
Bu durum, Çin ekonomisinin borçlanma yoluyla büyüme modelinin sürdürülebilirliği konusunda soru işaretleri yaratıyor. Öte yandan, Kanada, Birleşik Arap Emirlikleri ve Türkiye gibi ülkelerde ise borç seviyelerinde bir gerileme gözlemlendi. Bu ülkelerdeki borç azaltma çabaları, küresel borç tablosunda sınırlı da olsa pozitif bir ayrışma olarak dikkat çekiyor.

Gelişmiş ve Gelişmekte Olan Ülkeler Arasındaki Borç Farkı Nasıl?
Rapora göre, gelişmiş ekonomilerin toplam borcu 217,7 trilyon dolar seviyesinde bulunurken, gelişmekte olan ülkelerin toplam borcu 106,5 trilyon dolara ulaştı. Bu rakamlar, gelişmekte olan ülkelerde borcun GSYH'ye oranını %245 ile rekor bir seviyeye taşıdı. Gelişmekte olan ekonomilerin artan borç yükü, bu ülkelerin ekonomik kırılganlıklarını artırarak potansiyel bir borç krizine zemin hazırlayabileceği endişelerini gündeme getiriyor.
Borçların Sektörlere Göre Dağılımı Nasıl Şekillendi?
2025 yılının ilk çeyreği itibarıyla küresel borçların sektörel dağılımı incelendiğinde şu tablo ortaya çıkıyor:
- Hane halkı borcu: 60,4 trilyon dolar
- Finansal olmayan şirketler: 93,9 trilyon dolar
- Kamu borçları: 97,1 trilyon dolar
- Finansal kuruluşlar (bankalar vb.): 72,9 trilyon dolar
Bu dönemde borcun GSYH'ye oranları genel olarak bir düşüş eğilimi gösterdi. Hane halkı borçlarının GSYH'ye oranı %59,2'ye, finansal olmayan şirketlerin borçlarının oranı %91,3'e ve finansal sektörün borç oranı ise %77'ye geriledi. Ancak, kamu borçlarının GSYH'ye oranı %96,9'dan %97,9'a yükselerek artışını sürdürdü. Bu durum, özellikle kamu maliyeleri üzerindeki baskının devam ettiğini gösteriyor.
Türkiye'nin Borçluluk Durumunda Son Gelişmeler Neler?
Raporun Türkiye özelindeki verilerine bakıldığında ise olumlu bir tablo göze çarpıyor. Türkiye'de borçların GSYH'ye oranları 2025'in ilk çeyreğinde, bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla azalma gösterdi. Bu kapsamda;
- Hane halkı borçlarının GSYH'ye oranı %11'den %9,5'e geriledi.
- Finansal olmayan şirketlerin borçlarının GSYH'ye oranı %44,3'ten %36,4'e düştü.
- Kamu borçlarının GSYH'ye oranı %31,5'ten %28,2'ye indi.
- Finansal sektör borçlarının GSYH'ye oranı ise %18,8'den %18'e geriledi.
Bu veriler, Türkiye'nin borçluluk oranlarında bir iyileşme sürecinde olduğunu ve borç yükünü azalttığını gösteriyor.

Kaynak: ekoturk.com